Sosyal Bilgiler Öğreniyorum
I.ÜNİTE: SOSYAL BİLGİLER ÖĞRENİYORUM
BİR OLAYIN ÇOK BOYUTLULUĞU, ÇOK YÖNLÜLÜĞÜ:
Dünya’da ve çevremizde meydana gelen hiçbir olay tek boyutlu, tek yönlü
değildir. Hem Dünya’da hem de çevremizde meydana gelen her olay yaşamın birçok
alanını etkiler. Yaşadığımız olayın sadece kendimizi ilgilendirdiğini düşünmek
de doğru değildir. Birçok olay bizimle birlikte annemizi, babamızı,
kardeşlerimizi, akrabalarımızı ve arkadaşlarımızı da etkilemektedir.
Hastalandığımızda sadece kendimiz değil yakın çevremiz de bu durumdan zarar
görür. Bu durumu biraz daha genele yayacak olursak 17 Ağustos 1999’da Gölcük
(Kocaeli/İzmit) merkezli deprem sadece İzmit’i değil beraberinde Marmara
bölgesini dolayısıyla aynı zamanda tüm Türkiye’yi, hatta tüm Dünya’yı
etkilemiştir.
Etkileme-etkilenme durumunu sadece varlık boyutunda da düşünmek doğru değildir.
Meydana gelen olaylar aynı zamanda içerik açısından da değişik boyutlar, yönler
ortaya çıkarabilirler. Olaylar beraberlerinde sosyal, siyasal, ekonomik,
kültürel, dinsel gibi değişik yönlerden de etkilenmeleri beraberlerinde ortaya
çıkarabilirler.
Örnek: Mahallemize açılan yeni bir okul sadece bizi değil, aynı zamanda bütün
mahalleyi, şehrimizi ve ülkemizi etkiler. Bunun yanı sıra o çevrede eğitimi
(kültürel yönden)etkiler, orada iş kollarının gelişmesini sağlar (ekonomik
yönden), insani ilişkiler yönünden insanların yaşamını da etkiler (sosyal
yönden).
OLGU: Kolayca anlaşılabilir, kanıtlanabilir ve bilimsel verilere dayanan
bilgidir. Olgu kişiden kişiye değişmez.
Örnekler: Türkiye’nin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Türkiye’nin başkenti Ankara’dır. İnsan canlı bir varlıktır.
Adana Akdeniz bölgesindedir.
GÖRÜŞ: Kişiden kişiye değişen ve insanların kendi düşüncelerini yansıtan
bilgidir.
Örnekler: En çalışkan insanlar Türklerdir.
Dünya’nın en güzel kenti Adana’dır.
Sarı en hoş renktir.
Olgu ve Görüş Arasındaki Farklar:
OLGU |
GÖRÜŞ |
Herkes tarafından kabul edilir. |
Herkes tarafından kabul edilmez. |
Kesinlik belirtir. |
Kesinlik belirtmez. |
Herkese göre aynıdır. |
Kişiden kişiye değişir. |
Doğruluğu tartışılmaz. |
Doğruluğu tartışılır. |
Bence, sence gibi sözcükler içermez. |
Bence, sence gibi sözcükler içerir. |
KAVRAM: Basit bir fikri veya
gerçeği veya bir grup şeyi soyutlayarak ifade eden terim. Bir nesnenin veya
düşüncenin zihinden soyut ve genel tasarımıdır.
Örnekler: Sarı, kırmızı, mavi….. bunların hepsini “renk “ olarak ifade ederiz.
Renk kavramdır.
Bir sınıfta Öğrenciler Ali, Ayşe vs. Hepsini birden “öğrenci” olarak ifade
ederiz. Öğrenci kavramdır.
Yürümek, koşmak, oturmak kelimelerinin kavramı ise “hareket”tir.
Matbaa – Kağıt, Makineleşme - İşsizlik
GENELLEME: Olgu ve kavramlardan daha kapsamlı bilgiler elde etmektir.
Kavramlar arasındaki ilişkiyi yorumlayan bir düşüncedir.
Örnekler: Erkekler futbol oynamayı severler.
Kızlar pembe renkli elbiselerden çok hoşlanırlar.
Akdeniz bölgesinde yağmurlar kışın yağar.
BİLİMSEL ARAŞTIRMA BASAMAKLARI:
1- İlgi ve yeteneğe göre konuyu belirlemek; Her insanın ilgi alanı ve yetenek
özelikleri birbirinden farklıdır. Bilimsel çalışmalar yapılırken insanlar ilgi
duydukları alanlardan konu seçiminde bulunurlarsa daha istekli çalışmalar
yaparlar. Yeteneklerine uygun konular seçerlerse hem kendilerini hem de tüm
insanları heyecanlandıracak ve etkileyecek daha başarılı sonuçlar ortaya
çıkarırlar.
2- Seçtiğimiz konu ile ilgili varsayımlarda (hipotez) bulunmak; İkinci basamakta
seçilen konu ile ilgili varsayımlarda(hipotezlerde) bulunulur.
Varsayım(Hipotez): Üzerinde henüz bilimsel çalışmalar yapılarak doğruluğu
kanıtlanmamış ama bilimsel çalışmalar yapıldığında doğru çıkacağı umulan
düşüncelere varsayım(hipotez) denir.
3- Konuyla ilgili kaynak taraması yapmak ve bilgi(veri) toplamak;
Sözlü Kaynaklar: İnsanlar
Yazılı Kaynaklar: Kitap, dergi, gazete, internet çıktısı vb.
Görsel Kaynaklar: Televizyon programları, görüntü, resim ve fotoğraflar.
Üçüncü basamakta öncelikle seçilen konularla ilgili kaynak taraması yapılır.
Kitaplar, dergiler, gazeteler, ansiklopediler, internet ve hatta insanlar kaynak
olarak kullanılabilir. En çok bilgi kitaplarda bulunur. En çok kitaplar ise
kütüphanelerde bulunur. Kütüphanelerdeki kitaplar, bulması ve kullanımı kolay
olsun diye “Katalog Sistemi”ne göre gruplandırılmıştır.
Katalog sistemine göre kütüphanelerdeki kitaplar;
000 – Genel Konular,
100 – Felsefe ve Psikoloji,
200 – Din,
300 – Sosyal Bilgiler,
400 – Dil,
500 – Doğa Bilimleri ve Matematik,
600 – Teknoloji,
700 – Sanat,
800 – Edebiyat,
900 – Tarih ve coğrafya
şeklinde gruplandırılmıştır.
Günümüzde bilgisayarların devreye girmesi bu sistem daha da kolaylaşmıştır.
Herhangi bir araştırma için kütüphaneye gittiğimizde öncelikle konumuzun
içeriğine göre ilgili bölüme geçer, burada bulunan alfabetik şekilde
sıralandırılmış olan çekmecelerden kitap veya yazar isimlerini katalog
numaraları ile birlikte tespit ederiz. Arkasından görevliye istediğimiz kitap ve
yazarın adını katalog numarası ile birlikte veririz. Kitap istek formunu
doldurup, okuma salonuna geçeriz. Kitapları okurken aradığımız bilgilere
ulaştığımızda “bilgi fişleri” ni doldururuz. Bilgi fişlerinde ilgili bilgilerin
yanı sıra konu adı, kitabın ve yazarın adı, cilt ve sayfa numaraları ile basım
yeri, basım yılı ve tarihi bulunmalıdır. Çalışmalarımız tamamlanınca kitapları
görevliye geri verip, teşekkür etmeliyiz. Araştırmalarımızda doğru ve tarafsız
bilgilere ulaşabilmek mutlaka çok sayıda kaynaktan yararlanmalıyız.
Bilgi: Araştırma, soruşturma, inceleme, deney, gezi ve gözlem gibi yöntemler
kullanılarak ortaya çıkarılan ayrıca akıl ve mantığa uygun olan verilere bilgi
denir.
Bilim: Bilgi topluluğu veya bilgilerin ortaya çıkmasını sağlayan sisteme bilim
denir.
4- Kaynaklardan topladığımız bilgileri incelemek gruplandırmak ve bunları
varsayımlarla karşılaştırmak; Topladığımız verileri içeriğine göre
sınıflandırırız. Kaynaklardan elde ettiğimiz verileri daha önce ileri sürdüğümüz
varsayımlarımızla karşılaştırırız. Bu varsayımların olgulara dönüşüp
dönüşmediğini inceleriz. Olguya dönüşmeyen varsayımlarımızı yanlış olduğunu
anlayarak değiştiririz.
5- Metin oluşturmak; Son aşamada edindiğimiz ve doğruluğunu yaptığımız
çalışmalarla kanıtlamış olduğumuz bilgileri metinlere dönüştürürüz.Yazdığımız
metinler kısa olursa buna makale, uzun olursa kitap denir.Ortaya çıkan eser
ister makale olsun isterse kitap her türlü durumda yazılarımızı yazarken
kullandığımız bilgileri kimden, hangi kaynaktan edindiğimizi cilt ve sayfa
numaraları ile birlikte muhakkak sayfalarımızın altıda dipnot olarak
göstermeliyiz.Bu bilgileri dipnotlar ile göstermezsek eğer
Dipnot: Metni yazarken alıntı yaptığımız kısımları (cümle yada paragrafları)
nereden ve kimden aldığımızı gösteren notlardır.
Kaynakça: Yararlandığımız kaynakların adını belirtmemizdir.
TEMEL HAKLAR:
HAK: İnsanların herhangi bir işi yapma yetkisine hak denir.
ÖZGÜRLÜK: İnsanların hiçbir insana zarar vermeden dilediği her şeyi
yapabilmesine özgürlük denir.
TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİMİZİN GENEL ÖZELLİKLERİ:
1- Doğumla başlar, ölümle biter.
2- Evrenseldir. Dünya’nın her yerinde geçerlidir.
3- Dokunulamaz, devredilemez ve vazgeçilemez özellikler taşırlar.
4- Tamamı bir bütündür. Bir tanesi bile olmazsa veya kullanılmazsa diğerleri bir
işe yaramaz.
5- Yaşama hakkımızın dışındaki diğer tüm haklar sıkıyönetim, savaş, bulaşıcı
hastalıklar, nüfus sayımları gibi insan hayatının söz konusu olduğu olağanüstü
durumlarda sınırlandırılabilir. Normal durumlarda hakların sınırlandırılması
asla söz konusu olamaz.
6- Başkalarının hak ve özgürlüklerinin başladığı yerde bizim hak ve
özgürlüklerimiz biter.
7- Her devlet düzenlediği anayasa ve yasalarla İnsan haklarını güvence altına
almak zorundadır.
8- Bütün haklar uluslar arası belgeler ve kuruluşlar tarafından da koruma altına
alınırlar.
* Kişi Dokunulmazlığı
* Ailenin Korunması
* Vatandaşlık Hakkı
* Özel Yaşamın Gizliliği
* Eğitim ve Öğrenim Hakkı
* Seçme ve Seçilme Hakkı
* Konut Dokunulmazlığı
* Çalışma Hakkı
* Dilekçe Hakkı
* Haberleşme Özgürlüğü
* Sendika Kurma Hakkı
* Kamu Hizmetlerine Girme Hakkı
* Yerleşme ve Seyahat
* Toplu İş Sözleşmesi, Grev Özgürlüğü ve Lokavt hakkı
* Siyasi Parti Kurma ve Siyasi
Faaliyetlerde Bulunma Hakkı
* Düşünce ve İnanç Özgürlüğü
* Sağlık Hakkı
* Basın ve Dernek Kurma Özgürlüğü
* Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı
TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KÖTÜYE KULLANILMAMASI:
(Anayasa, Madde 14):Anayasa’nın hiçbir hükmü Anayasa’da yer alan hak ve
hürriyetleri yok etmeye yönelik bir faaliyette bulunma hakkını verir şeklinde
yorumlanamaz.
YAŞAMA HAKKI:
(Anayasa, Madde 17):Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve
geliştirme hakkına sahiptir.
Yaşama hakkı, bütün hakların temelidir. Savaş, sıkıyönetim ve olağanüstü
hallerde dahi durdurulamaz, yok edilemez.
KİŞİ DOKUNULMAZLIĞI HAKKI:
(Anayasa, Madde 17):Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında,
kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi
deneylere tabi tutulamaz. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan
haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya muameleye tabi tutulamaz.
Böylece kişinin yaşaması ve vücut bütünlüğü güvence altına alınmıştır.
KONUT DOKUNULMAZLIĞI:
(Anayasa, Madde 21): Kimsenin konutuna dokunulamaz. Çeşitli nedenlerle, yasayla
yetkili kılınmış kurumların yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin konutuna
girilemez, arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz.
İnsanların kendi evlerinde rahatsız edilmeden yaşam sürme hakkı Anayasada
güvence altına alınmıştır.
ÖZEL YAŞAMIN GİZLİLİĞİ:
(Anayasa, Madde 20):Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini
isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
Kişilerin özel hayatlarını kendilerinin izni olmaksızın topluma sergilemek doğru
değildir.
Özel Yaşam: Meydana gelen herhangi bir olay sadece bir bireyi, o bireyin
ailesini veya çalışma arkadaşlarını ilgilendiriyorsa bu olay o insanın özel
yaşamına ait bir olaydır.
Genel Yaşam: Meydana gelen bir herhangi bir olay bir kişinin yanı sıra yaşadığı
mahalleyi, kenti, ülkeyi veya tüm dünyayı ilgilendiriyorsa o olay genel yaşam
içerisinde yer alan bir olaydır.
Örnek: Herhangi bir insanın otomobilinin içinde ailesi ile birlikte sohbet
ederek trafikte yol ilerlemesi
o kişinin özel yaşamına ait bir olaydır. Fakat aynı bireyin az sonra kendisini
ailesiyle yaptığı sohbete kaptırıp dikkatini dağıtması ve kaza yapması genel
yaşama yönelik bir olaydır.
HABERLEŞME ÖZGÜRLÜĞÜ:
(Anayasa, Madde 22):Herkes haberleşme özgürlüğüne sahiptir. Haberleşmenin
gizliliği esastır.
Bilgisi ve izni olmaksızın hiç kimsenin telefonu dinlenemez, mektupları açılıp
okunamaz. Bunlar yasalarla güvence altına alınmıştır.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ:
(Anayasa, Madde 26):Herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka
yollarla tek başına
veya toplu olarak açıklama hakkına ve yayma hakkına sahiptir.
(Anayasa, Madde 28):Basın hürdür, sansür edilemez.
Basın özgürlüğü de insanların fikirlerini gazete, dergi, radyo ya da televizyon
aracılığı ile insanlara ulaştırma özgürlüğünü içerir.
EĞİTİM VE ÖĞRENİM HAKKI:
(Anayasa, Madde 42):Kimse, eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz.
Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim,
Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına
göre, devletin gözetim ve denetiminde yapılır.
İnsanın kendisini geliştirme ve sahip olduğu hakların bilincine varması eğitim
yoluyla olur.
SAĞLIK HAKKI:
(Anayasa, Madde 56):Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına
sahiptir.
Sağlık hakkı insana beden ve tuh sağlığı içinde yaşama isteme hakkını verir.
SEÇME VE SEÇİLME HAKKI:
(Anayasa, Madde 67):Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak seçme,
seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette
bulunma ve halk oylamasına katılma hakkına sahiptir.
Seçme ve seçilme hakkı demokratik toplumlarda temel ilkelerden biridir.
DİLEKÇE HAKKI:
(Anayasa, Madde 74):Vatandaşlar ve karşılıklı esası gözetilmek kaydıyla
Türkiye’de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve
şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yazı
ile başvurma hakkına sahiptir. Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu,
gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir. Bir isteğimiz,
sorunumuz olduğunda onun çözümünü istemek için yazılan kısa yazılara dilekçe
denir.
Her insan sorunu ve isteğini dile getirmekte özgürdür. Bu nedenle istediği
kuruma dilekçe verebilir. Dilekçelere en geç 60 gün cevap verilmesi kanuni bir
zorunluluktur.
BİLGİ EDİNME HAKKI: 9.10.2003’de kabul edilen Bilgi Edinme Kanunu’na göre;
(Madde 4): Herkes bilgi edinme hakkına sahiptir.
(Madde 5): Kurum ve kuruluşlar, bu Kanunda yer alan istisnalar dışındaki her
türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme
başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idarî ve
teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler.
(Madde 6): Bilgi edinme başvurusu, başvuru sahibinin adı ve soyadı, imzası,
oturma yeri veya iş adresini, başvuru sahibi tüzel kişi ise tüzel kişinin unvanı
ve adresi ile yetkili kişinin imzasını ve yetki belgesini içeren dilekçe ile
istenen bilgi veya belgenin bulunduğu kurum veya kuruluşa yapılır. Bu başvuru,
kişinin kimliğinin ve imzasının veya yazının kimden neşet ettiğinin tespitine
yarayacak başka bilgilerin yasal olarak belirlenebilir olması kaydıyla
elektronik ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla da yapılabilir. Dilekçede,
istenen bilgi veya belgeler açıkça belirtilir.
(Madde 7): Bilgi edinme başvurusu, başvurulan kurum ve kuruluşların ellerinde
bulunan veya görevleri gereği bulunması gereken bilgi veya belgelere ilişkin
olmalıdır. Kurum ve kuruluşlar, ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme
ya da analiz neticesinde oluşturulabilecek türden bir bilgi veya belge için
yapılacak başvurulara olumsuz cevap verebilirler.İstenen bilgi veya belge,
başvurulan kurum ve kuruluştan başka bir yerde bulunuyorsa, başvuru dilekçesi bu
kurum ve kuruluşa gönderilir ve durum ilgiliye yazılı olarak bildirilir.
TÜKETİCİ HAKLARI İHLALLERİ İÇİN;
Tüketici Mahkemesi,
Tüketici Hakları Merkezi,
Tüketici Hakları Derneği,
Tüketici Hakları İl/İlçe Hakem Heyeti
Reklam Kurulu ve
Belediyelere başvuruda bulunarak hakkımızı arayabiliriz.
TÜKETİCİ HAKLARI HİZMET AKSAMALARI İÇİN;
Muhtarlıklar, Belediyeler, Kaymakamlıklar ve Valiliklere başvuruda bulunarak
hizmet aksamasını ortadan kaldırabiliriz.
VATANDAŞLIK GÖREVLERİMİZ:
1 – Kanunlara uymak
2 – Vergi vermek
3 – Seçimlere katılmak
4 – Askerlik yapmak
SORUN ÇÖZME YÖNTEMİ:
Ortaya çıkan hiçbir sorun şiddet kullanılarak, başkalarının hakları çiğnenerek,
kendi haklarımızdan ödün vererek, görmezlikten-duymazlıktan gelerek, tavır
alarak ve küserek çözülemez. Bu tür yöntemler bırakın sorunları çözmeyi bir
kenara, var olan sorunları daha da büyütürüz.
Ortaya çıkan sorun ne olursa olsun taraflar karşılıklı olarak birbirlerinin hak
ve özgürlüklerini göz önünde bulundurarak yani empati yaparak ve iletişim
kurarak bütün sorunları çözebilirler.
EMPATİ KURMA: Bir bireyin kendisini karşısındakinin yerine koyması, onun duygu
ve düşüncelerini anlamaya çalışmasıdır.
SOSYAL BİLİMLER:
Sosyal bilimler dünyanın ve yaşamın insanî ve toplumsal yönlerini inceleyen bir
akademik disiplinler grubuna verilen addır. Sosyal bilimler, insanları ve
toplumu ilgilendiren konuları içeren dallardır.
Türkiye'de genel olarak sözel bilimler olarak da anılırlar. Şimdi bunlardan
bazılarını öğrenelim;
Tarih: Geçmişte meydana gelen önemli insan ilişkilerini yer ve zaman göstererek,
neden-sonuç ilişkisi içinde inceleyen ve bilgileri belgelere dayandırarak
anlatan bilim dalına tarih denir.
Sanat Tarihi: Bireylerin ve toplumların eserleri inceleyerek, kültürel
gelişmişlikleri hakkında bilgiler veren bilim dalıdır.
Coğrafya: Atmosfere bağlı olarak meydana gelen doğa olaylarını, bunların
oluşunu, dağılışını ve varlıklar üzerindeki sonuçlarını inceleyen bilim dalıdır.
Teoloji(Din bilimi): Toplumlara ait inanç özelliklerini inceleyen bilim dalıdır.
Edebiyat: Edebiyat bir anlatım biçimidir. Düşünce ve duyguları güzel ve etkili
bir biçimde anlatma sanatı olarak da tanımlanabilir.
Filoloji(Dil bilimi) : Geçmişte ve günümüzde kullanılan dillerin yapısını
inceler.
Paleografya(Eski yazı bilimi): Eski yazıları okuma bilimidir.
Epigrafya(Yazıt bilimi): Anıtlar üzerindeki yazıları ve kitabeleri inceler.
Sosyoloji (Toplum bilimi): Sosyal yapının işleyiş kuruluş ve işleyişini,
toplumsal olayların bağlı olduğu genel kuralları, toplumların oluşturdukları
kurum ve kuruluşların insan ve toplum yaşamına etkilerini inceler.
Felsefe : İnsana doğru düşünmeyi, veriler arasında bağ kurmayı, olaylara farklı
açılardan bakmayı öğretir.
Psikoloji : İnsanlara ait düşünce ve davranışların kaynağını ve sonuçlarını
inceler.
Arkeoloji (Kazı bilimi): Maddesel kalıntıları ortaya çıkarır. Özellikle yazının
bilinmediği Tarih Öncesi Devirlerin aydınlatılmasında Tarih bilimine yardımcı
olur.
Kronoloji(Takvim bilimi):Tarih boyunca değişik toplumlar tarafından kullanılmış
takvimleri ve meydana gelmiş olan olayları inceleyerek bu olayların geçmişten
günümüze doğru zaman sıralamasının yapılmasını sağlar.
Etnoğrafya(Kavimler bilimi): Toplumların kültürel etkinliklerini araştırıp
inceleyen bilim dalıdır.
Nümizmatik(Para bilimi): Eski paraları inceler. Bu paraların ait oldukları
medeniyetler hakkında bilgi edinmemizi sağlar.
Antropoloji (İnsan bilimi): İnsan ırklarını, sınıfsal açıdan inceleyerek
sınıflandıran bilim dalıdır.
Diplomatik(Siyaset bilimi): Devletler arası antlaşma, ferman, berat ve benzeri
belgeleri inceleyen bilim dalıdır.
İktisat(Ekonomi): Toplumlara ve devletlere ait ekonomik etkinlikleri bütün
boyutlarıyla inceleyen bilim dalıdır.
Hukuk: Anayasa ve yasaları inceleyen bilim dalıdır.
Sicillografi: Mühürleri inceler.
Heraldik: Armaları inceler.
Onomastik: Yer adlarını inceleyen bilim dalıdır.
SOSYAL BİLİMLER ÖĞRENMENİN
YARARLARI:
Sosyal Bilgiler Dersi;
Vatandaşlık görevi ve sorumluluklarının öğrenilmesini sağlar.
Öğrencilerin, Türk milletine, bayrağına ve Türk ordusuna karşı sevgi, saygı ve
güven duygusunu artırır.
Atatürk ilke ve inkılâplarının öneminin anlaşılması ve bunların korunması
bilincinin yerleşmesini sağlar.
Türkiye Cumhuriyeti'nin dayandığı temel ilkeleri öğretir.
Türk tarihinin öğretilmesini amaçlar.
Hem ülkemizi hem de dünyayı tanımamızı sağlar.
Demokratik yaşam kurallarını öğretir.
Beraber yaşama, sorumluluk alma, yardımlaşma ve karar verme duygularını
geliştirir.
İnsanların, birbirlerine karşı olan hak ve sorumluluklarını kavramalarını
sağlar.
Bilimin ve tekniğin gelişmesinin insan hayatı üzerindeki etkilerini öğretir.
ATATÜRK DÖNEMİNDE SOSYAL BİLİMLER ALANINDA YAPILAN ÇALIŞMALAR:
1 - Yurt Dışına Öğrenciler Gönderilmesi:
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün bilime ve bilimsel
araştırmalara büyük önem verdiği herkesçe bilinmektedir. Atatürk'ün en büyük
amaçlarından biri de Türkiye'yi çağdaş bir ülke hâline getirmek ve Avrupalı
devletler seviyesine çıkarmaktır. Bunu yaparken en büyük yol gösterici olarak
bilimi kabul etmiştir. Atatürk'ün yaptığı inkılaplar incelendiğinde, bu
inkılapların aklın ve bilimin önderliğinde yapıldığı, modern yenilik ve gelişime
açık bir özelliğe sahip olduğu görülmektedir. Bir ülkenin hızla gelişebilmesi
için öncelikle halkın eğitim seviyesinin yükseltilmesi gereklidir. Şüphesiz
Atatürk de bu durumun farkına varmış ve eğitim alanındaki inkılâplara önem
vermiştir. Bu nedenle Atatürk bütçeden ödenek ayırarak yurt dışına öğrenci
gönderilmesine karar vermiştir. Fen bilimleri, sosyal bilimler, görsel sanatlar
ve arkeoloji gibi birçok alanda 1925 ile 1947 yılları arasında Avrupa'ya 40
öğrenci gönderilmiştir. Atatürk, yurt dışına gidecek olan öğrencilere çektiği
bir telgrafta “Sizi birer kıvılcım olarak gönderiyorum volkan olup dönmelisiniz”
diyordu. Bu öğrencilerden bazıları yurt dışındaki okullarda sosyal bilimler ile
ilgili eğitim aldılar ve tekrar yurdumuza dönerek yüzlerce, binlerce insanın bu
alanlarda bilgilenmesini sağladılar ve Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişmesine
katkıda bulundular. Burhan Toprak(Sanat Tarihi), Prof. Dr. Jale İnan(Arkeoloji),
Prof. Dr. A. Afet İnan(Tarih) gibi.
2 - Yeni Türk Harfleri’nin Kabulü:
Türk Milleti olarak İslamiyet’i kabul etmemizden itibaren yaklaşık bin yıl
boyunca Arap harflerini kullandık. Bu durumun sonucu olarak Türkçe kelimelerin
bir kısmını kullanmaya-kullanmaya unuttuk ve dilimiz yoksullaştı.Arap harflerini
öğrenmek,söylemek ve yazmak oldukça zordu.1927 Nüfus sayımında Türkiye nüfusunun
ancak ’unun okuma yazma bilmesi bu durumun en açık kanıtıdır.Ayrıca Arap
harfleri Türkçe’nin dil yapısına uymuyordu. Tüm bu nedenlerden dolayı 1 Kasım
1928’de Arap alfabesi kaldırılarak yerine 29 harfli Yeni Türk alfabesi kabul
edildi.
3 - Millet Mektepleri’nin Açılması:
O tarihlerde Türkiye’nin nüfusu 14 milyon civarındaydı ve bu nüfusun ancak ’u
okuma-yazma biliyordu. Okur-yazar oranını yükseltmek gerekiyordu ama bunun için
yeterince okullar yoktu. Halkımıza okuma yazmayı öğretebilmek için tüm yurtta
21Kasım 1928’de Millet Mektepleri açıldı. Millet mekteplerinde okuma-yazma yanı
sıra, matematik, sağlık bilgisi, yurt bilgisi gibi dersler de veriliyordu.
Çalışanlara, gaz lâmbası, mum ışığı altında gece verilen derslere, bu davaya
gönülden inanan halk, hiç aksatmadan devam ediyordu; bitirenlere, Atatürk
tarafından bir Anayasa metni armağan ediliyordu. Bu büyük seferberliğin ve
coşkunun sonucu, yeni harflerin kabulünden bir yıl sonra (1929), Millet
Mekteplerinden diploma alanların sayısı 1 milyon 200 bine ulaştı. Millet
Mekteplerinde temel eğitim görenlerin zamanla okuma-yazmayı unutabilecekleri
düşünülerek 1930’da “Halk Okuma Odaları” açıldı ve 1936’da okuma odalarının
sayısı 500’e ulaştı ve aynı yıl millet mektepleri uygulamasına son verildi; bu
kursların işlevini Halkevleri ve Halkodaları üstlendi. Mustafa Kemal, bazı
okullarda öğretmenlik yaparak bizzat kendisi vatandaşlara okuma-yazma öğretmeye
çalışmıştır. Bu önemli çalışması nedeniyle kendisine TBMM tarafından
“Başöğretmenlik” unvanı verilmiştir.Bu nedenle günümüzde her yıl 24 Kasım,
Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.
4 - Türk Tarih Kurumu’nun Kurulması(TTK):
- Türk ulusu hakkındaki yanlış değerlendirmelere son vermek için,
- Türk tarihinin sadece Osmanlı tarihinden ibaret olmadığını, bundan öncesin de
köklü ve eski bir tarihe
sahip olunduğunu kanıtlamak,
- Türk tarihini doğru kaynak ve belgelere dayandırarak gerçekleriyle ortaya
çıkarmak,
- Türk gençlerine tarihimizi öğreterek atalarını örnek aldırmak ve onların
başarısından ilham aldırarak özgüven duygusunu geliştirmek için 15 Nisan 1931’de
Türk Tarih Tetkik Cemiyeti Atatürk tarafından kurulmuştur. Sonradan adı Türk
Tarih Kurumu(TTK) olarak değiştirilmiştir.
Türk Tarih Kurumu’nun yaptığı çalışmaları yayınlamak amacıyla 1937’de bir dergi
çıkarılmıştır. Adı, Belleten olarak Atatürk tarafından konmuştur. Halen Türk
Tarih Kurumu’na bağlı olarak çalışmalarına devam eden bilimsel bir dergimizdir.
5 - Türk Dil Kurumu (TDK):
- Arapça, Farsça, Fransızca ve İngilizce gibi değişik dillerden dilimize girmiş
yabancı kelimeleri dilimizden çıkarmak ve bunların etkisinden kurtarmak için,
- Dilimize girmiş yabancı kelimeler dilimizden çıkarılamıyorsa bile en azından
Türkçe dil kurallarına uygun hale getirebilmek için,
- Kullanılmaya kullanılmaya unutulmuş olan Türkçe kelimeleri tekrar ortaya
çıkarmak ve dilimizi tekrar zenginleştirmek için 12 Temmuz 1932’de Atatürk
tarafından Türk Dili Tetkik Cemiyeti’ni kurdurulmuştur.
6 - Halk Evleri’nin Açılması (HE):
- Yapılan inkılapları halka mal etmek,
- Cumhuriyet’e ve devrimlere bağlı her bakımdan yetişmiş insanlar yetiştirmek,
- Kültür, ülke, amaç, ve düşünce birliğini güçlendirecek bir toplum olmayı
sağlamak,
- Köylü ile kentli, kentli ile aydın arasındaki ilişkiyi düzenleyip arttırmak
amacıyla Atatürk tarafından 19 Şubat 1932’de açıldı. Halkevleri kısa zamanda
Türkiye'nin dört bir yanına yayıldı. 1932 ile 1952 yılları arasında 478 halkevi,
4322 halk odası açıldı.
7 - Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nin Kurulması (DTCF):
- Türk dili ve tarihi hakkında araştırma yapmak,
- Türk dili ve tarih alanlarında öğretim görevlisi ve araştırmacı yetiştirmek,
- Sosyal bilimlerin gelişimine katkıda sağlamak,
- Türk dili ve tarihi çalışmalarını ulusallaştırmak için Atatürk tarafından 9
Ocak 1936’da kuruldu.