Bölgemizi Tanıyalım
3.ÜNİTE: BÖLGEMİZİ TANIYALIM
ÜLKEMİZİN YÜZEY
ŞEKİLLERİNİ TANIYALIM
Etrafımızda gördüğümüz yükseklikler, çukurluklar ve düzlükler yaşadığımız yerin
yüzey şekillerini gösterir.
Dağ: Çevresine göre yüksek olan yeryüzü şekillerine dağ denir. Dağlar iki
çeşittir:
1-Tek dağ: Bulunduğu yerde tek başına yükselen dağa Tek Dağ adı verilir.
2-Sıradağ: Aralarında uzunlamasına vadilerin bulunduğu dağlar dizisine Sıradağ
adı verilir.
Doruk (zirve): Dağın en yüksek yerine doruk denir.
Etek: Dağların alt kısımlarına etek adı verilir.
Geçit: Dağların arasındaki yollara geçit adı verilir.
Tepe: Yüksekliği 500 metreyi geçmeyen yer kabartılardır.
Ova: Çevresine göre alçakta kalmış, akarsular tarafından derin biçimde
yarılmamış geniş düzlüklerdir.
Plato: Akarsular tarafından derin biçimde yarılmış yüksek ve geniş düzlüklerdir.
Delta: Bir ırmağın çatallanarak denize veya göle kavuştuğu yerde oluşan üçgen
biçimli ovalardır.
Vadi: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturduğu “U” veya “V”
şeklindeki uzun oluklardır.
Deniz: Okyanusların karaların içine doğru girmiş kollarıdır.
Koy: Denizin, karanın içine küçük girinti hâlinde sokulduğu yere koy denir.
Koylar, körfezden daha küçük ve daha sığ girintilerdir.
Körfez: Denizlerin, büyük ve derin girintiler halinde karaların içine sokulduğu
yerlere körfez denir.
Burun: Kara parçalarının denize doğru uzanmış bölümlerine burun denir.
Boğaz: İki denizi birbirine bağlayan dar su geçitlerine boğaz denir.
Ada: Etrafı sularla çevrili kara parçasıdır.
Yarımada: Üç tarafı sularla çevrili kara parçasıdır.
Göl: Karaların üzerinde bulunan dört tarafı kapalı çukurlardaki su
birikintileridir.
Akarsu: Yağmur, kaynak, buz ve kar sularının bir yatak içinde toplandıktan
sonra, eğim doğrultusunda akıp giden sulardır. Akarsuların en küçüğü deredir.
Dereler birleşerek çayları oluşturur. Çayların birleşmesiyle de en büyük akarsu
olan ırmaklar (nehirler) oluşur.
Orman: Ağaçlarla kaplı geniş alanlara orman denir.
Kasaba: Kentlerden küçük, köyden büyük, henüz kırsal özelliklerini yitirmemiş
olan yerleşim birimidir.
Köy: Nüfusu iki bine kadar olan, şehirlerden uzakta bulunan küçük yerleşim
alanlarıdır.
Kırsal: Az insanın barındığı, genellikle kır durumda olan yer.
Harita: Yeryüzünün tamamının veya bir kısmının kuşbakışı olarak belirli bir
oranda küçültülerek bir düzlem üzerine aktarılmasına harita denir.
Fiziki haritalarda yeryüzü şekleri değişik şekillerde gösterilir. Fiziki
haritada yer alan renklerin her birinin anlamı vardır. Fiziki haritalarda
kullanılan renklerin hangi yükseltileri ve derinlikleri ifade ettiği, haritanın
bir kenarında harita işaretleri (lejant) bölümünde gösterilir.
Haritada denizler, göller ve akarsular mavinin tonlarıyla gösterilir.
Karalarda:
-
Deniz seviyesinden fazla yüksek olmayan yerler yeşilin tonlarıyla, (0-500 m)
-
Deniz seviyesinden biraz yüksek olan yaylalar sarı renkle,(500-1000 m)
-
Deniz seviyesinden orta derecede yüksek olan yerler açık kahverengi ile,
-
Deniz seviyesinden çok yüksekte olan yerler ise koyu kahverengi ile gösterilir.
ÜLKEMİZİN DOĞAL ÖZELLİKLERİ
YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ
Yeryüzündeki doğal ve beşeri unsurların oluşturduğu görünümlerin her birine yer
şekilleri denir.
Doğal Unsurlar:Doğada kendiliğinden bulunan, meydan gelmesinde insanların etkili
olmadığı yeryüzü şekilleridir. Dağ, deniz, ova, orman, plato, göl ve vadiyi
doğal unsurlara örnek olarak verebiliriz.
Beşeri Unsurlar:İnsanlar doğal varlıklara çeşitli şekillerde müdahale ederek
yeni oluşumlar meydana getirirler. İnsanların etkisiyle oluşan unsurlara beşeri
unsurlar denir. Şehirler, tüneller, yollar, barajlar, maden sahaları, kanallar,
köprüler beşeri unsurlardır
ÜLKEMİZİN YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ:
-
Ortalama yükselti oldukça fazladır.(1132 m) Yükselti batıdan doğuya doğru gidildikçe artar.
-
Özellikle iç bölgelerde düzlükler geniş yer kaplar. Ovaların yükseltileri de fazladır.
-
Ülkemizin, yüksek sıradağları doğu-batı yönünde uzandığından, Akdeniz ve Karadeniz Bölgesi’nde denize paralel, Ege’de denize dik olarak uzanır.
ÜLKEMİZDE İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ
İklim: Yeryüzünün herhangi bir yerinde hava olaylarına bağlı olarak gerçekleşen
etkilerin uzun yılların ortalamasına dayanan durumuna iklim denir.
Hava durumu: Bir yerde, anlık, birkaç saatlik, birkaç günlük yani kısa süreli
hava olaylarıdır.
İKLİMİN İNSANLARIN YAŞAMINDAKİ ETKİLERİ
-
Yetiştirilen tarım ürünleri çeşitliliğini,
-
Hayvancılık faaliyetlerini ve hayvan türlerini etkiler.
-
Doğal bitki örtüsü çeşitliliğini,
-
Turizm faaliyetlerini ve çeşitliliğini
-
Kıyafet (giysi) seçimini,
-
Isınma yöntem ve malzemelerin türünü,
-
Su kaynaklarının azlığını ve çokluğunu,
-
Ekonomik faaliyetlerini ve türünü,
-
Evlerin şekillerini, ev yapım malzemelerinin türünü,
-
Yerleşme ve nüfusun ülke içindeki dağılımını etkiler.
Ülkemizde üç çeşit iklim görülür. Bunlar; Akdeniz iklimi, Karadeniz iklimi ve
Karasal iklimdir
1. KARADENİZ İKLİMİ:
Karadeniz kıyıları boyunca görülür. Her mevsim yağışlı ve ılıman geçer. Yağışlar
fazla olduğu için bitki örtüsünü ormanlar oluşturur.
2. AKDENİZ İKLİMİ
Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. Bitki örtüsü yıl boyunca
yeşil kalabilen kısa boylu çalı ve ağaç türlerine makidir.
3. KARASAL İKLİM:
Ülkemizde en yaygın görülen iklim çeşididir.Yazları sıcak ve kurak, kışları
soğuk ve kar yağışlıdır. Bitki örtüsü, ilkbahar yağışlarıyla yeşeren yazın ise
sıcaklıktan dolayı kuruyan otlardan oluşan bozkır (step)dır.
Ülkemizde, farklı iklim özelliklerine bağlı olarak farklı konut (ev) tipleri
görülür.
1. Toprak Evler: Buevlerin içi kışın sıcak yazın serin olur. Yağışın yeterli
olmadığı kurak bölgelerde özellikle İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerimizde yaygındır.
2. Taş Evler: Yaz ayları uzun kuraklık ve yüksek sıcaklıkla geçiren bölgelerde
taş evlerin içi serin olur. Daha çok Akdeniz Bölgesi’nde yaygındır.
3. Ahşap (tahta) Evler: Yağışın dolayısıyla orman örtüsünün geniş yer kapladığı
bölgelerde özellikle Karadeniz Bölgesi’nde yaygındır.
Hangi Ürün Hangi İklimi Sever?
Pamuk;yetiştirilme döneminde neme, olgunlaşma döneminde ise sıcaklığa ihtiyaç
duyar. Akdeniz ikliminin görüldüğü bölgelerin ürünüdür.
Çay;Ilıman iklim bol yağışı sever. Karadeniz ikliminin görüldüğü bölgelerde
yetişir.
Buğday; Kasım aylarında ekilir, bahar aylarında çimlenir, kurak mevsimde hasat
edilir. Karasal iklimin görüldüğü bölgelerde yetiştirilir.
YAŞADIĞIMIZ BÖLGE
Mahallemizde, şehrimizde veya ülkemizde belirli bir zaman sürecinde yaşayanların
sayısı nüfusu oluşturur. Türkiye’nin nüfusu 2009 yılında 72 milyon 561 bin 312
iken 2011 yılında ise 73 milyon 722 bin 988 rakamına ulaşmıştır.
Ülkemiz Nüfusunun Dağılışını Etkileyen Etkenler:
1-Doğal nedenler:İklim koşulları, yeryüzü şekilleri, su kaynakları, bitki
örtüsü, toprak vb.
2-Beşeri nedenler:Ulaşım, sanayi, ticaret, eğitim, sağlık, sosyal ve kültürel
özellikleri vb.
Gelişen Teknoloji, Değiştirilen Doğa
Doğal çevre:İnsan etkisi olmadan oluşmuş ortamdır. Soluduğumuz hava, içtiğimiz
su, ektiğimiz toprak, ormanlarımız, dağlarımız, denizlerimiz, göllerimiz doğal
çevremizdir. Binalar, yollar, barajlar yaparak, tarım arazileri oluşturarak,
fabrikalar kurarak vb, faaliyetlerle doğayı değiştirirler. İnsanlar tüm bunları
yaparken doğal çevreye ve doğal dengeye özen göstermediğinden, günden güne artan
çevre felaketlerine yol açmaktadırlar.
Keban Barajı:Fırat Nehri üzerinde elektrik enerjisi üretimi amacıyla
yapılmıştır. Çevredeki ovalarda barajla birlikte sulu tarım yapılmaya
başlanmıştır. Baraj yapımından sonra birçok yerleşim yeri ve arazi sular altında
kalmıştır.
Marmaray: İstanbul Boğazı’nın iki yakasındaki demiryolları ağının İstanbul
Boğazı altından geçerek birbirine bağlanması amaçlanmaktadır. Projenin yapım
aşamasında ortaya çıkan arkeolojik buluntulara sahip çıkılarak korunması
sağlanmış, aynı zamanda boğazın doğal dengesinin zarar görmemesi için gerekli
çalışmalar yapılmıştır.
DOĞAL AFETLER
Doğa sürekli bir değişim içindedir. Bazı yerlerde coğrafi özelliklerinden dolayı
bu değişiklikler çok daha hızlı ve ani olabilmektedir. Doğada meydana gelen ve
yıkımlara sebep olan bu tür hızlı değişimlere doğal afet denir.
1-SEL: Şiddetli yağmurlar yağdığında, dereler, çaylar ve nehirler
taştığında, denizlerin büyük dalgalar ile kıyıları sular altında bıraktığında,
barajlar ya da setler yıkıldığında ortaya çıkan oldukça yıkıcı su baskınlarına
sel denir.
Son yıllarda yaşanan sellerde can ve mal kayıplarının artmasının en öneli nedeni
çarpık kentleşme ve yerleşim yerlerinin dere kenarlarında kurulmasıdır.
Selden Korunmak için:
-
Dere yatakları temiz tutulmalı,
-
Ormanlık alanlar çoğaltılmalı,
-
Akarsular üzerinde barajlar ve bentler yapılmalı,
-
Arazi teraslanmalı,
-
Şehirlerde atık suların tahliyesi için gerekli altyapı çalışmaları yapılamalıdır.
2-ÇIĞ: Dağın yüksek bir yerinde birikmiş büyük kar kütlelerinin yer
çekiminin etkisiyle yerinden kopup yuvarlanması ve yuvarlandıkça büyümesiyle
oluşan dev kar kütlelerinin inmesi olayına çığ denir.
Çığ genellikle bitki örtüsü olamayan dağlar ile eğimli ve çok karlı arazilerde
görülür.
Bu nedenle çığ en çok Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki dağlık kesimlerde görülür.
Çığın oluşmasını engellemek ve zararlarından korunmak için:
-
Bitki örtüsü korunmalı ve geliştirilmeli,
-
Çığ riski olan yerler, yerleşim yeri olarak tercih edilmemeli,
-
Çığ riskinin olduğu yerlerde destekleme duvarları yapılmalıdır.
3-HEYELAN (Toprak Kayması): Taş, toprak ve kayaların eğimli arazilerde
kayarak yer değiştirmesi olayına heyelan denir.
Nedenleri:
-
Şiddetli yağışlar,
-
Eğimli arazi,
-
Yol yapım çalışmaları,
-
Ormanların yok edilmesi,
-
Şiddetli depremler,
Ülkemizde daha çok şiddetli ve bol yağış ile arazinin fazla eğimli olması gibi
nedenlerden dolayı heyelan en fazla Karadeniz Bölgesi’nde görülen bir doğa
olayıdır.
Toprak kaymasında zararı en aza indirebilmek için:
-
Riskli yerlerin yerleşim alanı olarak seçilmemesi,
-
Eğimli arazilerin ağaçlandırılmaması,
-
Destek duvarlarının yapılması gerekir.
4-EROZYON (Toprak Aşınması): Toprağın aşınmasını önleyen bitki örtüsünün
yok edilmesi sonucu, koruyucu örtüden yoksun kalan toprağın su ve rüzgârın
etkisiyle aşınması ve taşınması olayıdır.
Erozyonu artıran nedenler:
-
Toprağı koruyan bitki örtüsünün bilinçsizce yok edilmesi,
-
Toprağın aşırı işlenmesi,
-
Toprağın eğim yönünde sürülmesi,
-
Şiddetli ve çok yağış,
-
Sert rüzgarlar,
-
Toprak ve doğal bitki örtüsüne insan eliyle yapılan müdahaleler.
-
Verimli tarım alanları daralır. Büyük ekonomik kayıplara yol açar.
-
Baraj göllerinin dolmasına, dolayısıyla barajların ömrünün kısalmasına neden olur.
-
Can ve mal kayıplarına yol açabilir.
Erozyonu önlemek ve zararlarından korunmak için:
-
Ağaçlandırma çalışmaları yapılmalı,
-
Eğimli arazilere teraslandırma (sekiler) yapılmalı,
-
Tarlalar eğim doğrultusunda sürülmeli
-
Baraj gölü yamaçlarını ağaçlandırmalı,
-
Mevcut bitki örtüsü korunmalı,
-
Erozyonun zararları konusunda halkı eğitmeli ve belli bir bilinç oluşturulmalıdır.
5-DEPREM: Yer kabuğundaki aniden oluşan sarsıntı ve titreşimlere deprem
denir. Depremler, yer kabuğunun derin katmanlarının kırılıp, yer değiştirmesiyle
ya da yanardağ faaliyetleriyle oluşan büyük sarsıntılardır.
Depremin zamanı, şiddeti ve nerede olacağı önceden bilinmemektedir. Dolayısıyla
can ve mal kayıplarının olmaması için önceden birtakım tedbirler almak; bununla
beraber deprem anında ve sonrasında nasıl davranılacağını bilmek gerekir.
Depremleri inceleyen bilim dalına sismoloji, süresini ve şiddetini kaydeden
alete de sismograf denir.
Depremin Etkileri:
1. Büyük can ve mal kayıplarına neden olur.
2. İnsanların ruh ve beden sağlığı üzerinde uzun yıllar sürecek etkiler bırakır.
3. Binlerce insanın sakat kalmasına neden olur.
4. İşgücü ve enerji kayıplarına neden olur.
5. Ülke ekonomisine büyük zararlar verir.
Deprem Zararlarını Azaltmak için:
1. Binalar fay hatları ve yumuşak zeminler üzerine yapılmamalıdır.
2. Bina yapımında şiddetli depremlere dayanıklı malzeme kullanılmamalıdır.
3. Deprem tatbikatları sıkça yapılmalı ve halk deprem konusunda çok iyi
eğitilmelidir.
4. Evlerimizde hareketli ve devrildiğinde insanlara zarar verecek eşyalar
sabitlenmelidir.
5. Depreme dayanıksız yapılar yıkılmalı ya da güçlendirilmelidir.
6. Deprem bölgesinde çok katlı binalar yapılmamalıdır.